T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
OSMANİYE / HASANBEYLİ - GAZİ MUSTAFA KEMAL İMAM HATİP ORTAOKULU

Okulumuzda Mevlidi Nebi Haftası Kutlandı

Okulumuzda Mevlidi Nebi Haftası Kutlandı

 

 

Hsanbeyli İlçe Müftülüğümüzün katkıları ile okulumuzda Mevlidi Nebi Haftası Kutlandı.

İlçe vaizimiz Talha Enes Kılıç Mevlidi haftasında şunlerı dedi :

Yüce Rabbimiz, insanoğlunu yaratılmışların en şereflisi ve yeryüzünün halifesi kılmıştır. Ona yeryüzünü imar edecek, ahiretini de ebedi cennet kılacak akıl ve irade vermiştir. Gönderdiği elçileri, indirdiği kitapları, hakkın ve hakikatin rehberliğinde dosdoğru yolu göstermiştir. İslam, bu yolu Müslümana bir hedef olarak sunmuş, Kur’an bizi bu yola çağırmış, Peygamberimiz bu yol üzere bize rehberlik etmiştir. İşte bu yol, sırat-ı müstakimdir. Hayatı bu doğrultuda tanzim etmek, bu yolda istikrarlı bir şekilde yürümek ise istikamettir.

 

İstikamet, kişinin imanla Allah’ın emniyetine sığınmasıdır. İman hayatımızı anlamlandıran en yüce değer, bütün bir benliği ve varlığı kapsayan en temel disiplindir. İman etmekle kişi, hem kendi varlığına, hem bütün var oluşa, hem hayata, hem de ölüm ve sonrasının anlamına ilişkin sorulara cevaplar bulur. İman, insan olma şerefini kul olma bahtiyarlığı ile bütünleştirir. İnsana dünyada yaratılış gayesine uygun bir yaşama bilinci aşılar; onun davranışlarını şekillendirir, fikir ve kararlarına yön verir.

 

İstikamet üzere olmak imanı hayat kılmakla, imanı ibadete ve güzel ahlaka dönüştürmekle mümkündür. İmanın ibadete yansıması, Kur’an-ı Kerim’in ilk sûresi Fâtiha’da yer alan “Ey Rabbimiz! Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi dosdoğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet.” (Fâtiha,1/5-7.) ayeti mucibince riya ve gösterişten arınarak yalnızca Allah’a kul olmaktır. İmanın ahlaka yansıması ise, “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” (İbn Hanbel, II, 381.) buyuran Peygamberimizin güzel ahlakını şiar edinmek ve özümseyerek hayatına aktarmaktır. Fıtratımıza uygun olmayan ve bizi yaratılış gayemizden uzaklaştıran her türlü söz ve davranışı terk etmektir.

 

İstikamet, kişinin kendisinin belirlediği/belirleyebileceği bir ölçü olmadığı gibi, kendi doğrusu da değildir. İstikametin ölçüsünü belirleyen Yüce kitabımız Kur’an ve onu yaşanılır bir hayata dönüştüren Peygamber Efendimizin sünnetidir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun; başka yollara sapmayın ki; onlar sizi Allah’ın yolundan saptırmasın.” (En‘âm, 6/153) “Elif-lâm-râ. Bu, Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarman, güçlü ve övgüye lâyık olan Allah’ın yoluna ulaştırman için sana indirdiğimiz kitaptır.” (İbrâhîm, 14/1.) Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in ifadesinde ise bu hakikat şöyle yer almaktadır: “Sözlerin en doğrusu, Allah’ın Kitabı; yolların en doğrusu ise Muhammed’in yoludur.” (Nesâî, Îdeyn, 22.) Dolayısıyla ilahi vahyin kontrolü altında olan Peygamberimize ve onun sünnetine tabi olunmadan bir istikametten bahsetmek mümkün değildir. Zira “Resûlullah’a itaat eden Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisâ, 4/80.)

 

Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in Kur’an’la hayat bulan öğretilerinin aktarılamadığı her çağ, esasında bir cahiliye dönemidir. Dolayısıyla bugün, iman ve istikametten bahsedeceksek; çocuklarımızın, gençlerimizin ve toplumumuzun zihin ve gönül dünyasında var olan istikameti bir ömür sürdürmeleri noktasında katkı sunacak; tüm dünyayı yeniden istikamet üzere bir hayatla yani İslam ile buluşturacaksak bunu Peygamberimizin tüm insanlık için rahmet olan öğretileriyle yapabiliriz. Bugün, inanç zayıflığına hatta inançsızlığa duçar olmuş insanlara yardım edeceksek bunu Peygamberimizin davet metodunu örnek alıp onun eşsiz ahlakını kuşanarak sağlayabiliriz. Bugün, maddeperest bir anlayışın girdabına çekilmek istenen insanlığa kurtarıcı bir el uzatacaksak bunu Peygamberimizin örnekliğiyle gerçekleştirebiliriz. Bugün, dünyevileşmenin kıskacında istikametini şaşıran, zihinleri pozitivist anlayışın işgali altında olan, maneviyatı unutmuş insanlığa bir umut ışığı olacaksak bunu Peygamberimizin rehberliğiyle başarabiliriz. Zira Müslümanca yaşamanın yolu İslam’a uymak, rotası ise yine İslam’ın gösterdiği istikamettir. Unutmayalım ki “Sana emredildiği gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar.” (Hûd, 11/112.) ayetindeki ilahi uyarıya,  “Allah’a iman ettim de, sonra da dosdoğru ol.” (Müslim, Îmân, 62.) hadisindeki çağrıya sadakatle bağlı kalırsak şu müjdeye nail olacağız: “‘Rabbimiz Allah’tır’ deyip de dosdoğru çizgide yaşayanlar, işte onların üzerine melekler şu müjdeyle inerler: ‘Korkmayın, kederlenmeyin, size vaad olunan cennetle sevinin!’” (Fussilet, 41/30.)

 

 

 

06-10-202306-10-202306-10-202306-10-202306-10-202306-10-202306-10-2023

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 06.10.2023 - Güncelleme: 06.10.2023 15:33 - Görüntülenme: 48
  Beğen | 0  kişi beğendi